Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Nedir ?  Belirtileri Nelerdir ?
Anksiyete, diğer adıyla kaygı bozukluğu demektir. Bir problemle karşılaştığımızda kaygılanabiliriz, bu normal sayılabilir. Ancak anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin kaygıları, normal bir hayat sürdürmesini engelleyecek kadar yoğundur. Ben kabaca; insanın beyni ile hayatı boyunca devam eden savaşı olarak yorumluyorum..




Bir hastalık düşünün dışarıdan bakıldığında ilgili doktorlar dışında kimsenin fark edip adını koyamadığı ve hastanın da kimseye anlatamadığı ancak beyninin içini bir fare gibi kemiren illet bir hastalık.

Öyle ki; hayatın her alanında insanı olumsuz etkileyen, sağlıklı düşünmeyi, sağlıklı karar verebilmeyi engelleyen ve çok saçma olduğunu bildiği halde beynin dürtülerine engel olunamayan lanet bir hastalıktır kaygı bozukluğu. İnsana hayatın her alanında hatalar yaptırır sonra bu hatalardan dolayı suçluluk hissettirir ve kimseye durumunu anlatamadığı için de sürekli sıkıntıları içine atar insan. Birikir birikir ve öyle bir noktaya gelinir ki artık hayatın anlamsızlığını düşünmeye başlar insan..

Geleceğe dair yapılan planlar ve kurulan hayaller birer birer yok olur, yaşama sevinci kaybolur. Günden güne dibe çökersin de; en yakınındaki insanlar bile seni anlayamadığı için her gün biraz daha erirsin. Sosyal hayatı tamamen bitirir, arkadaş ve aile ilişkilerini yok eder. Hele de alkol yada madde bağımlılığına yöneltmişse seni işte o zaman içinden çıkılamaz derecede tüketir insanı..

Çünkü insanlar sadece yargılarlar, bir derdin mi var diye sormadan ve anlamaya çalışmadan sadece yaptığın hatalardan dolayı yargılar ve aşşağılarlar. Sen zaten kendi karanlığında günden güne tükeniyorken birde insanların acımasızca ithamlarıyla mücadele etmek zorunda kalırsın. Sağlık sorunları yaşarsın, doktora gider tahlil yaptırır bir sorun olmadığını fakat stres ve sıkıntı sebebiyle olduğunu söyler doktor ve stresten uzak kalmanı da ekler. Fakat bunu nasıl başaracağını kimse söylemez, hergün beyninin içinde dolaşan soru ve sorunlara bir yenisi daha eklenirken nasıl stresten uzak kalınabilir ki ? diye düşünürken de ayrı bir stres yaşar durursun...


İnternette biraz araştırma yaptığımda forumlarda kaygı bozukluğu yaşayan bazı insanların yorumları ise şöyle;

Lavinia19:

Yıllarca savaş verdım bu hastalıkla... önce okb olarak başladı.. takıntılar takıntılar takıntılarr....... 2 seneden fazla ilaç kullandım ve geçti... 2 seneyı nefes alarak geçirdım gerçekten.. neredeyse sıfır takıntıyla ...yapamadığım yarım kalan herşeye yenıden başladım.. okulumada .. ve herşey harıka derken yenıden sarmaya başladı bu illet benı...ama bu defa farklı bi yüzüyle .. takntılarım yok denecek kadar az ya da ben öle sanıorum bılmıyorum ama bu defada yaygın anksiyete belırtılerım var.. herşeyın en kötüsünü düşünüp inanıorum..1 aydır nefes alamıyorum yıllar sonra bı ilişkim oldu ve mahvolmak üzere zaten en büyük anksiyeten de bu.... benım gıbı bunları yaşayanlar varsa konuşmak istıyorum... çünkü benı kımse anlamıyor şu an ...


mk325:

Ben de uzun yıllardır okb hastasıyım. çok kez doktora gittim, 1.5 yıl ilaç kullandım ama pek bi faydasını görmedim açıkçası. yakın zamanda askere gitmem gerekiyor o yüzden okb lilerin askerlik durumunu öğrenmek için bu foruma girdim ve benim durumumda olan bir çok kişi olduğunu gördüm. evet bu hastalık berbat; ama en azından bir tek ben değilmişim bunu bilmek de iyi birşey sonuçta. kimsenin seni anlamayışına gelince, evet bu hastalığın belki de en kötü yanı bu. verem ya da kanser olsanız insanlar sizin için üzülür ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. ama okb ya da başka bir psikolojik sorununuz olunca herkes üzerinize üzerinize gelir. bu biraz da insanların eğitim ve kültür seviyesiyle de alakalı maalesef :/


Anksiyete:

Anksiyete hastalığı ben de de var adımdan da anlaşıldığı gibi, illet bir hastalık gerçekten ,düzenli ilaç tedavisiyle geçiyor diyorlar ama ben de umutsuzum, benimde çok büyük kaygılarım var,çok korkuyorum gerçekten de bizi bizden ve doktorlardan başka kimse anlayamıyor.


Bunlar sadece birkaç tanesi ne yazık ki binlerce insan bu hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışırken kendini kaybediyor..


Beyni sürekli meşgul eden kaygılar, hiç geçmeyen ölüm korkusu ve her an kötü birşeyler olacakmış hissi bir zaman sonra insanın yaşama sevincini ve gelecek hayallarini yok ettikten sonra ölüme karşı bir özlem duygusu başlıyor. Sabırsızlanıyor insan ölmek için ve yolunu aramaya başlıyor. Hele de birkaç intihar girişimi de başarısızlıkla sonuçlanınca ölmeyi bile beceremiyorum diye mahfoluyor ve çok daha karmaşık düşüncelere dalıyor. Acımasızca yargılayan ve mutluluğumuzu çalan insanlara karşı bir öfke ve şiddet duygusu başlıyor....




Önceki Makale
Sonraki Makale

Yazar:

"Ben az konuşurum, sen çok anla.." instagram whatsapp

0 Yorum: